
Güvence bedeli, halk arasında daha çok bilinen adıyla kefaletle serbest kalma, ceza yargılaması sürecinde tutuklamaya alternatif olarak uygulanan önemli bir adli kontrol tedbiridir. Bu yöntemde, hakkında suç şüphesi bulunan şüpheli veya sanığın, tutuklanmaması veya tutuklu ise salıverilmesi karşılığında, mahkemece belirlenen bir miktar parayı teminat olarak göstermesi istenir. Temel amacı, kişinin yargılama boyunca duruşmalarda hazır bulunmasını sağlamak ve olası bir mahkûmiyet durumunda kamusal giderler, para cezaları ve mağdurun zararlarının karşılanmasını güvence altına almaktır.
Uygulamada mahkemeler tarafından çok sık başvurulmasa da, özellikle ekonomik suçlarda tutuklama gibi ağır bir tedbir yerine, hem kişinin özgürlüğünü koruyan hem de kamunun alacağını teminat altına alan etkin bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.
Güvence bedeli, keyfi olarak uygulanabilen bir tedbir değildir. Bu kararın verilebilmesi için, öncelikle Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) belirtilen tutuklama şartlarının oluşması gerekir. Yani mahkeme, “Ben bu kişiyi normalde tutuklardım, ancak tutuklama yerine daha hafif bir tedbir olarak güvence bedeli belirleyebilirim,” demektedir. Bu şartlar şunlardır:
Kuvvetli Suç Şüphesi: Şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair somut delillere dayanan ciddi bir şüphenin varlığı ilk ve en temel şarttır.
Bir Tutuklama Nedeninin Varlığı: Kuvvetli suç şüphesi tek başına yeterli değildir. Ayrıca aşağıdakilerden en az birinin mevcut olması gerekir:
Şüphelinin kaçma veya kaçacağı yönünde somut emareler bulunması.
Şüphelinin delilleri karartacağı, gizleyeceği veya değiştireceği yönünde kuvvetli şüphe olması.
Suçun, kanunda sayılan ve tutuklama nedeninin varsayıldığı “katalog suçlar” arasında yer alması (örneğin, kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, cinsel saldırı, uyuşturucu ticareti vb.).
Bu şartlar oluştuğunda hâkim, tutuklama yerine güvence bedeli yatırılmasına karar verebilir.
Güvence bedeli kararını verme yetkisi, yargılamanın bulunduğu aşamaya göre değişir:
Soruşturma Aşamasında: Cumhuriyet savcısının talebi üzerine karar verme görevi Sulh Ceza Hâkimliği‘ne aittir.
Kovuşturma (Dava) Aşamasında: Yargılamayı yürüten mahkemenin (Asliye Ceza veya Ağır Ceza Mahkemesi) kendisi bu kararı verebilir.
Verilen güvence bedelinin miktarına veya ödeme koşullarına, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde itiraz etme hakkı bulunmaktadır.
Yatırılan güvence bedelinin ne olacağı, yargılamanın sonucuna ve kişinin yükümlülüklerine uyup uymadığına bağlıdır:
Yükümlülüklere Tam Uyum ve Beraat/KYOK Kararı: Kişi, yargılama boyunca tüm duruşmalara katılır ve üzerine düşen diğer yükümlülükleri yerine getirirse, dava sonunda beraat ettiğinde veya hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinde, yatırdığı güvence bedelinin tamamı kendisine (yasal faiziyle birlikte) iade edilir.
Yükümlülüklere Tam Uyum ve Mahkûmiyet Kararı: Kişi ceza alsa bile, duruşmalara katılma gibi usuli yükümlülüklerini yerine getirdiyse, yatırdığı güvence bedeli kanunda belirtilen sıraya göre kullanılır: Önce mağdurun zararları ve nafaka borçları, sonra kamusal giderler ve en son para cezaları ödenir. Bu ödemelerden sonra arta kalan bir miktar olursa, bu kısım yine sanığa iade edilir.
Yükümlülüklerin İhlali (Kaçma vb.): Şüpheli veya sanık, geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmalara katılmaz veya kaçarsa, yatırdığı güvence bedelinin tamamı Devlet Hazinesine gelir olarak kaydedilir.
Evet, kanunda herhangi bir suç ayrımı yapılmamıştır. Tutuklama yasağı olan hallerde dahi güvence bedeli kararı verilebilir. Ancak kararı vermek tamamen hâkimin takdirindedir.
Miktarı, şüphelinin veya sanığın mali durumu göz önünde bulundurularak, suçun niteliği ve olası zararlar da dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.
Geri alınması, kişinin yargılama boyunca kurallara uymasına bağlıdır. Kurallara uyulursa, ya tamamen (beraat durumunda) ya da mahkûmiyet sonrası ödemelerden arta kalan kısım (mahkûmiyet durumunda) iade edilir.
Güvence bedeli, tutuklamanın bir alternatifidir. Eğer mahkemenin belirlediği güvence bedeli yatırılmazsa, tutuklama şartları devam ettiği için kişi tutuklanır veya tutukluluk hali devam eder.
Hayır. Eğer mahkeme sanığın bizzat duruşmada hazır bulunmasına karar vermişse, avukatın katılımı bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaz. Sanığın mazeretsiz olarak katılmaması, güvencenin Hazine’ye devredilmesine neden olabilir.
Evet, CMK m.109 uyarınca hâkim, şüphelinin mali durumuna göre güvence bedelinin bir defada veya taksitler halinde ödenmesine karar verebilir.
Evet, Yargıtay kararlarına göre, iade edilen güvence bedelinin, yatırıldığı tarih ile iade edildiği tarih arasında işleyen yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.