
Yabancılar Hukuku, bir devletin kendi vatandaşı olmayan kişilerin ülkeye giriş, ülkede kalış, çalışma, mülk edinme gibi hak ve yükümlülüklerini, ayrıca ülkeden çıkarılma koşullarını düzenleyen kapsamlı bir kamu hukuku dalıdır. Bu hukuk alanı, bir yandan devletin kamu düzeni, güvenliği ve egemenlik haklarını korurken, diğer yandan da yabancıların temel insan haklarına saygı gösterilmesini ve yasal süreçlerin adil bir şekilde işletilmesini hedefler. Türkiye’de bu alanın temel yasal dayanağı, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu‘dur.
Yabancılar Hukuku’nun temel konuları bir yabancının Türkiye’deki yaşam döngüsüne göre şu şekilde incelenebilir:
Bir yabancının Türkiye’ye yasal olarak girebilmesinin ilk adımı, kural olarak geçerli bir vize almasıdır. Vize, yabancının seyahat amacına (turistik, ticari, eğitim, çalışma vb.) uygun olarak Türk dış temsilciliklerinden (konsolosluklar) alınır. Türkiye’nin birçok ülkeyle yaptığı ikili anlaşmalar gereği vize muafiyeti de mevcuttur. Ancak vize veya vize muafiyetinin tanıdığı kalış süresini (genellikle 90 gün) aşmak, “vize ihlali” olarak kabul edilir ve para cezası, sınır dışı edilme ve ülkeye giriş yasağı gibi ciddi sonuçlar doğurur.
Vize süresinden daha uzun süre Türkiye’de kalmak isteyen bir yabancının, amacına uygun bir ikamet izni (oturma izni) alması zorunludur. İkamet izinleri, yabancının Türkiye’deki yasal statüsünün temelini oluşturur. Başlıca ikamet izni türleri şunlardır:
Kısa Dönem İkamet İzni: Turizm, ticari bağlantı kurma, Türkiye’de taşınmaz mal sahibi olma, Türkçe dil kursuna katılma veya bilimsel araştırma gibi çok çeşitli amaçlarla verilen en yaygın izin türüdür.
Aile İkamet İzni: Bir Türk vatandaşıyla veya Türkiye’de yasal olarak ikamet eden bir yabancıyla evli olan kişilere ve onların bakmakla yükümlü olduğu çocuklarına verilir.
Öğrenci İkamet İzni: Türkiye’de bir yükseköğretim kurumunda öğrenim görecek yabancılara eğitimleri süresince tanınan izindir.
Uzun Dönem İkamet İzni: Türkiye’de en az sekiz yıl boyunca kesintisiz ve yasal olarak ikamet etmiş yabancılara, belirli şartları taşımaları halinde verilen süresiz bir ikamet hakkıdır. Bu izin, sosyal haklar açısından yabancıyı neredeyse bir Türk vatandaşına denk bir konuma getirir.
Bir yabancının Türkiye’de yasal olarak çalışabilmesi için çalışma izni alması mutlak bir zorunluluktur. İkamet izni, tek başına çalışma hakkı vermez. Genellikle başvuru, yabancıyı istihdam edecek olan işveren tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılır. Onaylanan çalışma izni, aynı zamanda ikamet izni yerine de geçer. İzinsiz olarak yabancı çalıştırmak hem işveren için ağır idari para cezalarına hem de çalışan yabancının sınır dışı edilmesine neden olur.
Yabancılar Hukuku, aynı zamanda ülkesindeki savaş, zulüm, işkence veya ölüm tehlikesi gibi ciddi nedenlerle ülkesini terk etmek zorunda kalan kişileri de kapsar. Türkiye’nin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu “coğrafi sınırlama” nedeniyle, bu koruma şu statüler altında sağlanır:
Mülteci: Sadece Avrupa ülkelerinden gelen sığınmacılara verilen statüdür.
Şartlı Mülteci: Avrupa dışındaki ülkelerden gelip mülteci tanımına uyan kişilere, üçüncü bir ülkeye yerleştirilinceye kadar geçici olarak verilen koruma statüsüdür.
İkincil Koruma: Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen ancak ülkesine geri gönderilmesi halinde ciddi risk altında olacak kişilere sağlanan korumadır.
Yabancılar Hukuku’nun en ciddi yaptırımı, bir yabancının zorla ülke dışına çıkarılmasıdır. Kamu düzeni veya güvenliği için tehlike oluşturma, vize veya ikamet izni süresini ciddi şekilde ihlal etme, izinsiz çalışma, sahte belge kullanma veya terör örgütleriyle bağlantılı olma gibi kanunda sayılan nedenlerle bir yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alınabilir ve bu karara genellikle belirli bir süre Türkiye’ye giriş yasağı eşlik eder.
Sonuç olarak, Yabancılar Hukuku, kuralları ve prosedürleri son derece net ve katı olan teknik bir alandır. Bu alandaki başvuruların doğru ve eksiksiz yapılması, yasal sürelerin kaçırılmaması ve hakların tam olarak korunabilmesi için yabancıların ve onları istihdam edenlerin profesyonel hukuki destek alması büyük önem taşımaktadır.